
Unheard Melodies‘e hoş geldiniz! Burası, ruhunuzu besleyecek, düşündürecek ve ilham verecek melodilerin yankılandığı bir köşe. Bu, benim ilk yazım ve sizinle buluşmanın heyecanını yaşıyorum. İlk izlenimlerin ne kadar önemli olduğunu bilirsiniz, öyle değil mi? Bu yüzden gelin, bu blogun neden ortaya çıktığını ve burada neler bulacağınızı kısaca anlatayım.
Bu blogu kurmaktaki amacımız, düşünen ve hisseden iki insan olarak, zihnimizden geçenleri, hislerimizi ve hayallerimizi üreterek paylaşma arzumuzdan doğdu. Aslında bu fikir, yaklaşık yedi yıl önce, üniversitede okuduğum Keats’in “Ode On A Grecian Urn” şiirindeki bir dizeyle hayat buldu. Şairin “Duyulmuş melodiler tatlı olsa da, duyulmamış olanlar çok daha tatlıdır” mısraları, sanata ve hayata bakış açımı derinden etkiledi. İngilizce bilenler için orijinalini okumalarını şiddetle tavsiye ederim, çok daha etkileyici olacaktır. Yakın zamanda, şiirin analizini de bloga ekleyeceğim. İşte o an dedim ki, neden aklımızdan geçenleri, bizimle benzer zevklere ve düşüncelere sahip insanlarla paylaşmıyoruz ki?
Hayatın beklenmedik sürprizlerle ve ertelemelerle dolu olduğunu hepimiz biliriz. Yedi yıl su gibi akıp gitse de, içimizdeki bu paylaşma ve üretme isteği hiç sönmedi. İşte tam da bu noktada, sizinle burada, Unheard Melodies‘de buluşmuş olduk.
Burada, aklınıza gelebilecek her konuda, bazen kendi düşüncelerimizi, bazen yorumlarımızı, bazen bilimsel gerçekleri ve bazen de en derin hayallerimizi bulacaksınız. Unutmayın, hayatta hiçbir şey için geç değildir. Umutsuzluğa, nefrete, kırgınlığa ya da kızgınlığa kapıldığınızda, kabul edildiğinizi ve yalnız olmadığınızı hissedebileceğiniz bir kaçamak noktası olabilmeyi diliyoruz.
Bizi takip etmeyi sakın unutmayın! Yeni yazılarda görüşmek üzere…